Emaniyye ve İslam

Emaniyye ve İslam birbiriyle taban tabana zıd kavramlardır. İslamın çetin mücadeleler verdiği emaniyye taassubu, müminleri zalimlerin eliyle cehenneme sürüklemiş ve hala sürükleyen en büyük fitnenin ismidir.
Kuran’da lanet ile zikredilen, emaniye içine düşmek; şüphesiz ki müminleri Aziz Allah’ın fazlına girmekten, yardım ve himayesine kavuşmaktan mahrum bırakan en büyük engeldir.
Emaniyye ve taasubunu ayetiyle idrak etmeden önce emaniyye kavramını tanıyalım;

İbrani Arami Süryani dilinde; “Emn” kelimesi; Arapça “amn” kelimesi ile eş anlamlıdır ve manası emin olmak, emniyette olmak demektir. 
Aynı kökten gelen “eman” İbranicede “iman” manasına gelir.
Eman dilemek, Arapça Aman dilenmek/dilemek; Aracı müşrik bir din adamından iman dilenmektir. 
Emani kelime anlamı; Öğütlerine uyulması karşılığında hidayet vereceğine iman edilen aracı kimseler demektir.
Emaniyye kelimesi emani kelimesinden türemiş bir kavramdır ve manası; Yetkisi olmadığı halde, Allah adına kendisi üzerinden “uydurma hükümlerle” insanlara hidayet açıklamaktır. 
İslam inancında aracılık kurumu şirk zikredilip müminlere yasaklandığı için, Allah’a ve hükümlerine aracısız iman ve teslim olmaya “amenü olmak” denir.

Müşrik anlayışta zikredilen emani çoğul kullanılışı emaniler , af, tevbe, hidayet gibi Aziz Allah’ın uluhiyet yetkilerini ellerinde bulundurduklarını söyleyen, “Allah böyle şeylere karışmaz bu yetkiyi bize verdi” ya da “putlarımıza” ya da “meleklerimize verdi” lafzıyla iddialarda bulunup, insanları putlar melekler veya kendi üzerlerinden çeşitli yalanlarla aldatan, günümüzde ruhban tabir ettiğimiz aracılık kurumunu yaşatan kişilerdir.

Kuran’da fitne olarak anılan aracılık aldatmasında rol alan emaniler, “Allah’ı aşağılayıp aciz bırakmaya (göstermeye) çalışanlar ” olarak da zikredilir. (bkz:Tevbe,2~3) Emaniler: İnsanları Allah ile aldatan aracılardır. Emaniyye taassubuna kananlar aracıların yalanlarına aldananlardır. Hadid suresi 14. ayetinde hesap gününde aldananlara şöyle buyurulur;

57/HADÎD-14: Yunâdûnehum e lem nekun meakum, kâlû belâ ve lâkinnekum fe tentum enfusekum ve terebbastum vertebtum ve garret kumul emâniyyu hattâ câe emrullâhi ve garrekum billâhil garûr(garûmu).
Onlara seslenirler: “Biz, sizinle beraber olmadık mı?” (Onlar): “Evet, fakat siz kendinizi fitneye düşürdünüz, beklediniz ve şüphe ettiniz. Allah’ın emri (ölüm emri) gelinceye kadar emaniyye sizi aldattı. Ve garur (aldatanlar, şeytan ve avaneleri), sizi Allah ile aldattı.” dediler. Hadid Suresi 14

İslam dininde, af ve tevbe yetkisini elinde tutan aracılık ve ruhbanlık kurumu, şirk günahı olarak yasaktır ve ;
El Mümin Allah; kendisinden emin olunan ve dolayısıyla kulun hidayeti için kendisini gönül rahatlığıyla emanet edeceği, kavram olarak iman edeceği ve hidayet yolunda her tür yetki ve ihsanı elinde bulunduran, mülkünde ve idaresinde ortağı olmayan ve cennet mülkü ve mükafatının yegane sahibi olan kudrettir.

Emaniye, İnsanların Allah adına yazdığı kurallardır. Şunu yaparsan cennete gidersin veya günümüz tarikat ve cemaatlerinin dillendirdiği üzere; “Şuna uyarsan cennete gidersin” “falanca hocaya alime şeyh’e tabi olursan asla cehenneme gitmezsin” , “bize uymazsan cehenneme gidersin” veya “falanca mezhep falanca tarikat kolundan olduğunu söylersen cennete girersin” gibi insanları kendi üzerlerinden “hidayete çağıran” söylemler, kişileri rahatlatmak suretiyle insanları kendilerine çekerek sömürmek adına uydurulmuş müşrik yalanlarıdır. Ve bu kimseler için ayetinde şeytanın arkadaşları tabiri kullanılır;

De ki: Bize fayda ve zarar vermeyen Allah’tan başka şeylere mi dua edelim? Bizi Allah’ın hidayete erdirmesinden sonra, yeryüzünde şeytanların kandırıp, şaşkın bıraktığı, arkadaşlarının da “bize hidayete gel” diye çağırdığı kimse gibi topuklarımızın üzerinde geriye mi döndürülelim? De ki: Muhakkak ki, Allah’a ulaşmak, o, hidayettir ve biz âlemlerin Rabbine teslim olmakla emrolunduk. Enam suresi 71

Hükümlerine uymak nefsine zor geldiği için; Günümüz insanının kibir duygusu ile dile getirdiği “Önemli olan insanın kalbi temiz olsun” Bence ve sence ile başlayan, insanın kendisini rahatlatması adına, din adına uydurulmuş hükümler de kişinin emaniyye içine düşmesidir. İnsanın kendisini rahatlatmak adına, bence sence kaynaklı kuruntuları Kuran’a göre şeytanın vesveseleridir.
Hükmün ve hikmetin kaynağı Hakim Allah’ın dışında, kişi ister ruhban olup insanları kandırmak için hüküm versin veya ister kendisini kandırmak adına hüküm versin emaniyye içinde demektir.{Bkz:Nisa 123}
Müşrik inanışında, Eman dilenen emaniler, aracılık kurumunu ifade ettiği için ve İslam’da, iman yalnızca Allah’tan dilendiği için; Kuranda “aman dilemek” yerine, bu kavram yardım isteme fiilli  ile ifade bulur. Aman dilemek ile yardım veya himaye istemek manası farklıdır. Tevbe suresinde şöyle buyurulmuştur;

9/TEVBE-6: Ve in ehadun minel muşrikîn estecâre-ke  fe ecirhu hattâ yesmea kelâmallâhi summe eblighu me’meneh(me’menehu), zâlike bi ennehum kavmun lâ ya’lemûn(ya’lemûne).
Ve eğer müşriklerden birisi senden yardım isterse , o taktirde, Allah’ın kelâmını (Kuran’ı) idrak edip anlayıncaya kadar onu himaye et ve İslam’a hicret ederek mümin olan o kulu, diğer müminlerle birlikte yaşayacağı huzurlu bir hayata ulaştır. İşte bu af, onların bilmeyen bir kavim olmalarından dolayıdır. Tevbe Suresi 6

Türkçemize “aman dilemek” olarak geçmiş bu kavram, müşrik geleneklerinden günümüze gelmiş bir söylemidir. Aman dilemek, (eman dilemek) bir insandan hidayetini dilemektir ve müşrik emaniyye inanışıdır. Oysa İslam’da hidayet yalnızca Allah’tan dilenir. Kişi savaşta öleceği için kurtulmak ister ancak aman dilemez. Aman dilemek; Bir kişiden iman dilemektir ki; İslama değil senin aracılığına tabi olacağım demektir. Bu önemli hususa dikkat edilmeden çevrilmiş bazı meal ve tefsirlerde rastladığımız “aman dilemek” çevirisi, önemli bir kavram yanılgısını işaret etmektedir. Şüphesiz ki günümüzde hala yaşayan ve kullanılan İbranice ve Arapça  dilleri, dil ailesi olarak Sami dilleri gurubunda olduğu için birbirlerine çok yakındır. Bu durumu fırsata çeviren birçok sözde din alimi, kavramlar üzerinden eski müşrik gelenekleri yaşatmış ve hala yaşatmaktadır.

Tevbe Suresinde anılan savaş; İslam ve emani müşrikler arasında bir iman savaşı olduğu için, İslama geçeceğine söz veren müşriklere, Allah hükmünde uygulanan bir aftır. Ve fitne yeryüzünden yok oluncaya kadar; Allah üzerinden uydurma hükümlerle insanları aldatan fitnekar kişiler ile ve özellikle fitneyi çıkaran müşriklerin önderleri emaniler ile savaşılır. Ve ayetinde emaniler “küfrün önderleri” {bkz:tevbe 12} deyimi ile zikredilir. Af koşulları hem Enfal suresi 68~75 ayetleri arasında hem de Tevbe Suresi 11 ve 12 ayetlerinde açıkça vurgulanır.Bkz: Tevbe Suresi

Emaniyye kelimesinin geçtiği ilgili ayetleri ilginize örnek olarak aşağıda sunulmakla birlikte, emaniyye taassubunun, ayrıntılanmış yaşanmış örneklerini, Bakara Suresi  tamamından ve Nisa Suresi  ilgili ayetlerinden, detaylarıyla okumanızı tavsiye ederiz.

4/NİSÂ-120: Yeıduhum, ve yumennîhimm ,ve mâ yeıduhumuş şeytânu illâ gurûrâ(gurûren).

(Şeytan) onlara vaad eder ve onları emaniyyeye düşürür. Ve şeytan, onlara aldatmaktan başka bir şey vaadetmez. Nisa Suresi 120

4/NİSÂ-121: Ulâike me’vâhum cehennemu ve lâ yecidûne anhâ mahîsâ(mahîsan).

İşte onların barınacakları yer cehennemdir. Ve ondan kaçacak bir yer bulamazlar. Nisa Suresi 121

4/NİSÂ-122: Vellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti se nudhiluhum cennâtin tecrî min tahtihel enhâru hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden), va’dallâhi hakkâ(hakkan), ve men asdaku minallâhi kîlâ(kîlen).

Ve onlar ki, âmenû olup, (Allaha aracısız iman ve teslim olup) ıslâh edici (yoksunların gözetilmesi gibi ıslahlar ile İslami yaşantıyı ihya edici) salih amel işledilerse, işte onları, altlarından nehirler akan cennetlere koyacağız, orada ebediyyen kalacak olanlardır. Allah’ın vaadi haktır (gerçektir). Ve Allah’tan daha doğru sözlü kim vardır? Nisa Suresi 122 

4/NİSÂ-123: Leyse bi emâniyyîkum ve lâ emânîyyi ehlil kitâb (kitâbi), men ya’mel sûen yucze bihî, ve lâ yecid lehu min dûnillâhi veliyyen ve lâ nasîrâ(nasîran).

Sizin emaniyenizle ve kitap ehlinin emaniyesi ile değil, kim kötülük yaparsa, onun (Allah’ın) hükümleri ile cezalandırılır. Ve kendisi için Allah’tan başka bir velî ve bir yardımcı bulamaz. Nisa Suresi 123 

4/NİSÂ-124: Ve men ya’mel mines sâlihâti min zekerin ev unsâ ve huve mu’minun fe ulâike yedhulûnel cennete ve lâ yuzlemûne nakîrâ(nakîren).

Ve erkeklerden veya kadınlardan mü’min olarak, kim (Allah’ı razı etmek için) salih amel yaparsa o taktirde, işte onlar, cennete girerler ve onlara hurma çekirdeğinin lifi kadar bile zulmedilmez. Nisa Suresi 124

4/NİSÂ-125: Ve men ahsenu dînen mimmen esleme vechehu lillâhi ve huve muhsinun vettebea millete ibrâhîme hanîfâ(hanîfen), vettehazallâhu ibrâhîme halîlâ(halîlen).

Ve hanif olarak Hz. İbrâhîm’in dînine tâbî olmuş ve vechini (aracısız bir halde varlığını ) Allah’a teslim ederek muhsin olan kimseden, dînen daha ahsen kim vardır. Ve Allah, bu yüzden Hz. İbrâhîm’i dost edindi. Nisa Suresi 125

2/BAKARA-78: Ve minhum ummiyyûne lâ ya’lemûnel kitâbe illâ emâniyye ve in hum illâ yezunnûn(yezunnûne).

Ve onlardan bir kısmı ümmîlerdir. Onlar (Allah’ın) Kitabı’nı bilmezler, sadece emaniyyeyi (kendisinden eman dilenen kitapları {bakara79}) bilirler. Ve onlar sadece zanda bulunuyorlar. Bakara Suresi 78

2/BAKARA-79: Fe veylun lillezîne yektubûnel kitâbe bi eydîhim summe yekûlûne hâzâ min indillâhi li yeşterû bihî semenen kalîlâ(kalîlen), fe veylun lehum mimmâ ketebet eydîhim ve veylun lehum mimmâ yeksibûn(yeksibûne).

Artık elleriyle kitabı (bozarak yeni hükümler) yazanların vay haline! Sonra da onu (bu yazdıklarını) az bir bedel karşılığında satmak için: “Bu Allah’ın indindendir.” derler. İşte onlara yazıklar olsun , elleriyle yazdıkları şeylerden dolayı ve yazıklar olsun onlara, kazandıkları şeyler sebebiyle. Bakara Suresi 79

2/BAKARA-111: Ve kâlû len yedhulel cennete illâ men kâne hûden ev nasâr(nasârâ), tilke emâniyyuhum kul hâtû burhânekum in kuntum sâdikîn(sâdikîne).

Ve dediler ki: “Cennete yahudi veya hristiyan olan kimselerden başkası asla girmeyecektir.” Bu, onların emaniyesidir. “Eğer siz sadıklar iseniz delillerinizi getirin.” deyin. Bakara Suresi 111

1 Comment

Onlar hala Kuran’ı iyice düşünmüyorlar mı? Eğer O,Allah’tan başkasının katından olsaydı,kuşkusuz içinde birçok aykırılıklar, çelişkiler, ihtilaflar bulacaklardı.Nisa suresi 82

Please log in using one of these methods to post your comment:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s