Bismillâhirrahmânirrahîm
90/BELED-1: Lâ uksimu bi hâzel beled(beledi).
Hayır, bu beldeye (Mekke’ye) kasem ederim ki.
90/BELED-2: Ve ente hıllun bi hâzel beled(beledi).
Ve sen, bu beldede ikâmet ediyorsun.
90/BELED-3: Ve vâlidin ve mâ veled(velede).
Ve babaya ve doğan çocuğa andolsun. (Hz İbrahim’e ve Mekke’de doğan çocuğu Hz İsmail’e)
90/BELED-4: Lekad halaknel insâne fî kebed(kebedin).
Andolsun ki Biz insanı, meşakkat için (Allah’ın emirlerini en zor meşakkatli şartlarda bile ifa etmesi için) yarattık.
90/BELED-5: E yahsebu en len yakdira aleyhi ehad(ehadun).
(İnsan) ona hiç kimsenin asla güç yetiremeyeceğini mi sanıyor? (Ki Allah’ın hükümlerinden kaçınıyor)
90/BELED-6: Yekûlu ehlektu mâlen lubedâ(lubeden).
O: “Pek çok mal tükettim.” der.
90/BELED-7: E yahsebu en lem yerahû ehad(ehadun).
Onu hiç kimsenin görmediğini mi sanıyor?
90/BELED-8: E lem nec’al lehu ayneyn(ayneyni).
Ona iki göz vermedik mi?
90/BELED-9: Ve lisânen ve şefeteyn(şefeteyni).
Ve bir dil ve iki dudak.
90/BELED-10: Ve hedeynâhun necdeyn(necdeyni).
Ve Biz onu (sonuçta cennet ve cehennem olmak üzere) iki yola ulaştırırız.
90/BELED-11: Fe laktehamel akabete.
Fakat o (kafirler ki) akabeyi aşmadı (Bkz Beled suresi 4 Allah’ın emirlerini ifa etmede meşakkat göstermedi)
90/BELED-12: Ve mâ edrâke mel akabeh(akabetu).
Ve akabenin ne olduğunu sana bildiren nedir?
90/BELED-13: Fekku rekabetin.
(Akabeyi aşmak) bir kölenin azadıdır.
Savaşta müşriklerin eline esir düşmüş müminler, müşrikler tarafından köle olarak kabul edilir ve satılırdı. Ve savaşta Müminlere esir düşenler ise; İslamda köle ticareti ve köleden faydalanmak yasak olduğu için esir muamelesi görerek bir mümin esire karşılık fidye olarak sunulurdu. {Muhammed suresi 4} Fidye veren bir müşrik olmaz ise savaş bittiğinde köle olarak tutulmaz mutlaka serbest bırakılırdı ve Eğer esirlerin arasından İslam’a hicret etmek isteyen olursa diğer müminler gibi muamele edilerek her tür yardımı görürdü. {Enfal 72,73} Allah yolunda müşriklerle savaşan ve bu kutsal gayede müşriklere esir düşmüş müminler çoğunlukla satın alınmak suretiyle özgürlüğüne kavuşturulmuştur. {Bkz Bakara 177} Nisa Suresi 92. ayetinde anılan “Tahrîr-i rakabe “ esir düşmüş müminlerin kurtarılması hususunda “kaybedilen bir cana karşılık özgürlüğüne kavuşturularak yaşama döndürülen bir diğer can” kısas ve kıyasındadır. Bakara suresi 177 ayetinde esirlerin satın alınarak kurtarılması müminlere farz kalınmıştır.
90/BELED-14: Ev ıt’âmun fî yevmin zî mesgabeh(mesgabetin).
Ve yorgun ve aç olduğu günlerde onları doyurmaktır.
90/BELED-15: Yetîmen zâ makrabeh(makrabetin).
Yakın kılınmış bir yetimi
Aziz Allah’ın hükümlerine takva ile icabet edip yetimler, sefihler, kimsesizler, yoksunlar, veya islama hicret edenler köleler cariyeler vb bakımı ve gözetimi sorumluluğunu üzerine alan kişilere Kuran’da “rahim sahipleri” denir ve “rahim sahibi müminler” {bkz; Enfal suresi 75 : Ahzab suresi 6} ayetinde Allah tarafından gerçek müminler olarak şereflendirilmektedir. Kan bağı veya akrabalık bağı veya diğer müminlere olan yakınlıklarına nisbetle “Rahim sahibi müminler hem Allah’a hem de birbirlerinin en yakınıdır”. buyurulmaktadır. Kuran’da Rahim sahipleri önderliğiyle yapılan aşağıda âyetleriyle hükme bağlanan rehabilitasyon çalışmaları için “ıslah etmek” deyimi kullanılmıştır. {Bkz; Enfal 74 -Beled 13~18 Mücadele 3 Maide 89} Aziz Allah’ın kalplerine İslamı şerh etmesiyle İslam’a hicret etmiş ve kardeşlik aktiyle müminlere yakın kılınmış kişilere Kuran’da “yakınlar” ya da “yakın kılınanlar” denir. Yakın kılınanlar; {bkz: Haşr suresi 8} Gerek savaş esnasında, gerek savaş harici İslam dinini tercih etmekle müşrikler tarafından her şeylerine el konularak dışlanan aileler veya İslam’a hicret etmek için efendilerini terk eden köleler veya cariyeler veya tercih sahibi hür kimselerdir. Nisa suresi nüzulü 97. sıradadır. 95. sırada hüküm edilmiş olan Haşr suresi 7,8 ayetlerinde, “savaşmadan elde edilen fey/ganimetin İslama hicret edenlerin yetimlerine ve yoksullarına ayrılması hüküm edilmiştir”. İslama hicret ederken ya da İslam saflarına katıldıktan sonra savaşta şehit olan müminlerin yetimleri evlatlık alınmak suretiyle kendilerine bağış edilmiş fey mallarının gelirleriyle bakılıp/gözetilip {bkz; Nisa suresi 5,6} Rüşd çağına ulaşıncaya kadar büyütülüp yetiştirilirdi. Ardından, Allah’ın kendilerine bağış ve miras ettiği fey/malları rüşd (aklı kullanmada yeterlilik) çağında artık kendi tasarruflarına verilerek, şehit yetimleri ve geride kalanları da böylece sorunsuz bir şekilde İslam’i yaşantıya dahil edilmiştir. 50. sırada indirilmiş İsra suresi 26. ayetinde açıklandığı gibi, İslama toplu geçişler artık başladığı için; İslama hicret edenlerin sorumluluğunu almak müminlere farz kılınmıştır. iniş sırasına göre 70 sırada nüzul edilmiş olan {bkz: Nahl suresi 41.} ayetinde İslam’a hicret etmek isteyen kimselerin “rahat edecekleri güvenli bir yurda yerleştirilecekleri” Allah’ın “açık çağrı” hükmüyle müjdelenmiştir. Ve daha sonra 84. sırada nüzul edilen Rum suresi 34. ayetinde yakın kılınan bu kişilerin haklarının verilmesi muhkem ayetiyle hüküm edilmiştir. Rum suresinde yakın kılınanların bakımı ve rehabilitasyonu için gerekli olan sadakanın toplanıp kimseyi mağdur etmeden zor durumda bırakmadan verilmesi buyurulmaktadır. 70. sırada indirilmiş olan Nahl suresi ve 84. sırada indirilen Rum suresinde “yakın kılınan” ihtiyaç sahiplerinin, sahiplenilmesi hakkındaki zekat çağrıları o kadar etkili olmuştur ki bu yardımlaşma sayesinde hür ya da köle bir çok kişinin İslam’a geçişi sağlanmıştır. {yakın kılınanlar ve onların borçları hususiyetinde gelişen hükümler için 113. sırada indirilmiş olan Tevbe suresi 60. Ayetine bkz} {ve ayrıca yakın kılınanların haklarının zikredildiği Bakara suresi 177. ayetindeki hususları da detaylı ayrıntılayan ilgili diğer ayetler için bkz; Bakara suresi 215 ve 261~274. Ve Nisa suresi 11. ayetine kadar, İslam’a hicret ederken şehit olan müminlerin geride kalan yetim ve yoksunları için, bakım gözetim ve miras hakları hüküm edilirken; Nisa suresi 11. ayetinden itibaren, “İslam dininde müminlerin kendi ailelerine ve çocuklarına bırakacakları ve tüm müminleri de kapsayan” “Genel miras ve hakları” ayrıca hüküm edilmektedir.
90/BELED-16: Ev miskînen zâ metrabeh(metrabetin).
Veya yakın kılınan bir miskini (işsizi). Doyurmaktır
90/BELED-17: Summe kâne minellezîne âmenû ve tevâsav bis sabri ve tevâsav bil merhame(merhameti).
Sonra âmenû olanlardan (Allah’a aracısız iman ve teslim olanlardan) ve sabrı tavsiye edenlerden ve merhameti tavsiye edenlerden olmaktır (akabeyi aşmak).
90/BELED-18: Ulâike ashâbul meymeneh(meymeneti).
İşte onlar ashabı meymenedir (Bkz ;Mutaffifin suresi 27 Aziz Allah’ın vasıflarını testimden kıldığı mukarrebin olan kimselerdir/Aziz Allah’ın vasıflı insan konumuyla itibar ve cennet mükafatı verdiği hayırlı kimselerdir )
90/BELED-19: Vellezîne keferû bi âyâtinâ hum ashâbul meş’emeh(meş’emeti).
Ve âyetlerimizi inkâr edenler, onlar ashabı meşemedir (Ashab-I meymene halkına dahil edilmemiş olan ve cehenneme atılacak olan meymenetsizlerdir).
90/BELED-20: Aleyhim nârun mu’sadeh(mu’sadetun).
(Cehennemde) Onların üzerinde etrafı kapatılmış ateş vardır